Rus Devrim Sineması

Rus Devrim Sineması

Sinema 20. yüzyıla damgasını vurmuş en önemli olaylardan biridir. Gelişimi birkaç yüzyıla dayanan ancak 19. yüzyılda fotoğrafın bulunmasıyla hız kazanan, hareketli resimler düşüncesi,özellikle 1850’lerden sonra yavaş yavaş ortaya çıkmıştır.Çeşitli bilim adamlarının icatlarıyla gelişen bu yeni teknoloji bilindiği üzere, Lumiere Kardeşler ile birlikte günümüzdeki anlamıyla "Sinema" adını almıştır.
İlk yıllarında özellikle Fransa’da gelişen sinema bir çok yönetmen yetiştirmiştir. Bu dönemde Lumière kardeşlerden başka, Charles Pathé, George Méliès, gibi insanlar sinemanın gelişimine büyük katkıda bulundular. Bu kısa emekleme döneminden sonra Almanya başta olmak üzere çeşitli ülkeler sinemayı benimsediler ancak 1.Dünya Savaşı’nın yarattığı yıkıcı etki ve artan ekonomik krizler sinemayı da derinden etkiledi. İşte bu dönemde gerçekleşen büyük bir toplumsal hareket olan Rus Devrimi ve orada yaşayan çeşitli yönetmenlerin katkısıyla sinemada bu gün bile kullanılan çeşitli kuramlar ortaya atıldı. Bu dönemle birlikte sinema ilk kez bir sanat olarak görülmeye başlandı.

Devrim sineması, 1917 Ekim Devriminden Sonra oluşan ve bir çok açıdan sinemayı etkileyen bir olaydır. Baskıcı çarlık rejimi sırasında yapılan filmler daha çok saray hayatını anlatan toplumsal olaylara değinmeyen filmlerdi.1917 yılında Lenin önderliğinde yapılan Rus Devrimi ile çarlık rejimi yıkılmış yeni bir yönetim biçimi oluşturulmuştur. Her alanda da olduğu gibi sinemada bunda çok etkilenmiştir.


Bu dönemde yapılan filmler ilk yıllarda propaganda amacıyla yapılmış filmlerdi. Bu filmlerin amacı tahmin edilebildiği üzere Ekim Devriminin ideolojisini yaymaktı. Hatta bu dönemde çeşitli yönetmenler devlet desteğini de arkalarını alarak büyük bütçeli görkemli filmler yaptılar. Bu ‘Propaganda Sineması’ adın verdiğimiz bir sinema türünü de başlatmış oldu. İlginçtir ki tamamen farklı ideolojiler olduğu halde 1930 ve 1940’lı yıllarda Nazi Almanyası da bu akıma dahil olacak hatta kimi özelliklerini 1920’li yıllarda çekilen Rus filmlerinden alacaklardır. Bu Propaganda sinemasının insanlar üzerindeki etkisini açıklamak için yeterlidir.
Peki Rus Devrim Sineması Sadece bir Propagandadan mı oluşmaktadır? Elbette ki içerik açısından tüm filmler Ekim Devrimine bağlıydılar. Ancak bunu anlatırken bir çok usta isim sırf katıksız bir propaganda yapmamış sinemanın da gelişimi için kafa yormuşlardır. 
www.onurcoban.com
Sinemanın gelişimi için çeşitli sinema okulları bu dönemde faaliyete başladı. Burada yetişen yönetmenler Rus Devrim Sinemasına şekil veren yönetmenler oldular. Bu dönemde yetişen büyük usta Sergey Eisenstein şöyle demiştir. ‘Genç Sovyet Sineması insan ve toplum araştırma, açıklama, giderek gereken yönde dönüştürme çabalarına girmiştir. Düşünce ve inançlarıyla yaratacakları yapıtları, insan yığınlarına en geniş boyutlarıyla götürebilecek sanat dalının sinema olması,onurcobandevrim içinde devrim yaratıyordu. Genç yaratıcılar, sanat için sanat biçimindeki bir düşünceye katılmak bir yana öyle bir tutuma karşıdırlar.
Devlet sinema enstitüsü VGIK; 1919 yılında kurulmuştur. İyi bir sinema izleyicisine sahip olan Rusya( veya yeni ismiyle Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) bu açıdan yeni kuramların oluşumu açısında şanslı bir yerdi. Bu nedenle çeşitli gruplar oluşturuldu. Kuleşov’un Deneysel Laboratuarı; Trauberg ve Gerasimov’un Çizgi dışı aktör fabrikası; Dziga Vertov’un sine-göz grupları bunların en önemlileridir.



Dziga Vertov bir çok açıdan çağdaş sinemaya yenilikler getiren kişi olarak bilinir. Onun ortaya attığı sinema gerçek’ veya ‘sinema göz’ dene yepyeni bir teori sadece Rusya’da değil tüm dünyada geniş yankılar uyandırmıştır. Kendisinin bir kurgucu olması nedeniyle Vertov’un kuramında kurgunun yeri büyüktür. Ondan öncede kurgu adına bir şeyler yapılmasına rağmen ilk kez bunu kuramlaştıran ve filmlerde baskın bir şekilde kullanan odur.Vertov’a göre Kamera gözdür. Alıcı tamamen nesnel kalmalı, tiyatrodan ve başka sanatlardan sinemaya gelen stüdyo,oyuncu, sahne düzeni, dekor gibi öğeler bir kenara bırakılmalıdır. Sinema Yapıtı, çeşitli nesnel parçaların ölçülüp biçilmesiyle, aralarında bağlantı kurularak, seçme yapılarak, tartım sağlanarak meydana getirilecekti Sinema-göz ilk belgesellerin oluşumunda büyük rol oynar.
Vertov’un ilk ciddi çalışmaları 1922’de ortaya konmuştur.Bu dönemde Vertov’un yönetiminde, yeni belgesel filmlerle eski haber filmlerini yaratıcı bir biçimde kaynaştıran haftalık haber film dizisi Kino-Pravda’yı (sinema gerçek) başlattı.Vertov filmlerinde yavaşlatılmışonurcoban.com çekimler, kamera açıları,büyütülmüş yakın planlar ve kamerayı lokomotif, motosiklet gibi araçlara yerleştirerek çekim yapıyor ve filmlerinin ritmik akışına katkıda bulunan bir teknik olarak, değişen sürelerde dondurulmuş görüntülere yer veriyordu.
‘Sinema- göz alıcı aygıtla,en temiz sinema dili ile yazılmıştır.(...)Artık seyirci, filmi,gözün dilinden sözün diline çevirmek zorunda değildir.Artık söz belgeseli değil,sinema belgeseli vardır.Kaynaşan bir sürü görsel görüntü ,yüzde yüz sinema dili’ Vertov özellikle kurguyu sesli sinemaya sokmasıyla önemini daha fazla arttırmıştır.
Vertov bu dönemde oluşturduğu ve Devrim Sinemasına katkıda bulunduğu yapıtları arasında İleri Sovyet (1926), Dünyanın Altında Biri (1926), On Birinci Yıl (1928), Kameralı Adam (1929) ,Donbas Senfonisi (1931) ve Lenin Üzerine Üç Şarkı (1934) sayılabilir. Bunların içinde Kameralı Adam en önemli eseri olarak görülmektedir.
‘Sinemayı,nefret edip reddettikleri tiyatro ve edebiyatın karşıtı kabul eden’ Trauberg ve Gerasimov’un Çizgi dışı aktör fabrikası (FEKS) oyuncuları ve her türlü montajı ön plana çıkarmışlardır.
Lev Kuleşov’un kurduğu Deneysel Laboratuvar, sinemacılara montajın umulmayan sonuçlarını ve sinemacının yaratıcı rolünü kanıtlar ‘Yönetici her şeydir oyuncu ise Hiçbir şey’ Kuleşov’un savunduğu görüştür. Kuleşov, kuramını açıklayan ünlü bir deneyde, bir oyuncunun yakın plan ifadesiz yüzünü kullanmış, bu görüntü bir tabak çorba görüntüsünden sonra gösterildiğinde izleyicide oyuncunun aç olduğu, bir cenaze görüntüsünden sonra verildiğinde ise admın yaslı olduğu izlenimi yaratmıştır. İki durumda da izleyicinin oyuncuya yakıştırdığı duygu, görüntülerin sıralanışıyla verilmiştir.Kuşkusuz bu tarz deneyler ile kurgunun önemi bir kez daha vurgulanmaktadır.
Kuleşov tartışmasız çağımızın en önemli sinema adamlarından biridir. En önemli yapıtları Mühendis Prayt’ın Projesi (1917),Kızıl çephede (1920), bir Jack London uyarlaması olan Yasaya göre (1926) sayılabilir.
Görüldüğü gibi bu dönemde çeşitli sinema anlatım biçimleri oluşturulmuştur. Tüm bunlar o yıllarda tam olarak anlaşılmamışta olsa ilerleyen yıllarda değeri anlaşılmış hatta çağdaş sinemanın temellerini oluşturmuştur. İlk dönem Devrim sinemacıları devletten destek almış ve eserlerinde toplumsal sorunları ele almışlardır. Onlardan sonra yetişen genç Rus Sinemacılar bu akımları iyi öğrenip Sinemanın ilk Şaheserlerini oluşturmuşlardır.


Rus Devrim Sinemasını Doruklara taşıyan isim şüphesiz Sergey M. EISENSTEIN dır. Eisenstein kendisinden önce gelen sinema kuramcılarına büyük önem vermiştir. 1917 Ekim Devriminden sonra çizgi yeteneği sayesinde Kızıl Ordu Propaganda bölümünde görevlendirildi. Makyajcılık,afişçilik,tiyatro dekoratörlülüğü ve oyunculuk yapmıştır. İşte tüm bu yaşadıkları ona ilerde çok yardımcı olacaktır.
Eisenstein sinema anlayışını şu cümlelerle açıklamıştır: ‘Hareketin mantıksal açıklamalarla anlatılması yoluyla olayları durağan bir biçimde yansıtmak yerine, çarpıcı kurgu adını verdiği yeni bir biçim öneriyordu. Bu yöntem, olaydan bağımsız, gelişi güzel seçilmiş görüntülerin,zaman sırası gözetilmeden,en güçlü psikolojik etki sağlamak üzere kullanılmasına dayanıyordu. Böylece filmi yapan kişi iletmek istediği düşünceyi izleyicilerin bilincinde oluşturmayı amaçlamalı ve onları, bu düşünceyi doğuracak ruhsal duruma sokmaya çalışmalıydı’
Letonya’nın Riga kentinde doğan Eisenstein (1898-1948) Fransızca, Almanca ve İngilizce öğrenmiştir. Bu ona dünya edebiyatına kolaylıkla hakim olma avantajı tanımıştır.1924 yılında çektiği ilk uzun metrajlı filmi ‘Grev’ onun kendisini sürekli olarak sinemaya atılmasına yardımcı oldu. Eisenstein, çok başarılı film yönetmenliğinin yanında kurgu, ses ve görüntü alanında sinemaya önemli yenilikler getirmiştir. Filmlerinde sürekli bir hareketlilik vardır. Filmlerinin senaryolarını kendisi yapmış ayrıca her planın desenlerini çizer, tasarımını yapardı.
Eisenstein oluşturduğu kuamlarını daha sonraki yıllarda yazılı hale getirdi. İlk kez ABD ve İngiltere’de yayımlanan Film Duyumu, Film Biçimi ve SSCB’de Rusça yayımlanan Bir Sinemacının Düşünceleri ve Sinema Dersleri adlı eserler oluşturmuştur. Yayınlanan bu eserler ilerki yıllarda birçok sinema okullarında ders kitabı olarak okutulmuştur. Bir çok yönetmen Eisenstein’ın ortaya attığı bu kuramların etkisinde kalmıştır.


ONUR ÇOBAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...