Parasız Eğitim

Parasız Eğitim

Eğitimin parasız olup olmaması tüm dünyada olduğu kadar ülkemizde de tartışılan bir konudur.
Kapitalist sistemlerin anlayışına göre eğitim ve sağlık gibi sosyal haklar devlet yönetiminde olmamalıdır. Bu anlayışa göre “piyasa” bu kurumları kendi kendine oluşturacaktır. Gerçekten de özel hastane ve okullar, özel sektörün en önemli yapılarındandır.
Peki, bu kurumlar doğru işlemekte midir?
Özel okullar ülkemizde sınav ile öğrenci alsa da açıkçası giriş puanları yerlerdedir. Hatta o kadar ki, bazı fen fakültelerine sosyal bölümünden öğrencinin girmesi çok kolay olabilmektedir. (puan düşse bile) Öğrenci parasını verdikten sonra barajın biraz üzerinde bir puanla doktor, mühendis, öğretmen, ekonomist olabilmektedir.
Bu yaklaşım sosyal devlet ilkesiyle ne kadar bağdaşır. Sosyal devlete göre eğitim herkesin hakkıdır ve devlet bu hakkın kullanılmasından sorumludur.onurcoban.com Ancak liberal politikaları savunan ülkelerde parasız öğrenciler okuyamamaktadırlar. Ülkemizde dershanelere gidilmeden üniversitenin kazanılması çok zordur. Kazanılsa bile okul masrafları burslarca yeterince karşılanmamaktadır. (İstanbul gibi büyük şehirlerde verilen bursalar sadece yolu karşılayabilir)



Ayrıca ücretsiz denilen devlet okullarından para alınmadığını kim söyleyebilir? Üniversitelerde alınan harç parasız eğitim anlayışına ne kadar uymaktadır. Veya ilkokullarda, lisede alınan eğitime katkı payı nedir? Çoğunlukla zorunlu olmadığı söylenen bu parayı ödemeyen öğrencileri neler beklemektedir? Bu soruların cevaplarını okula gitmiş tüm öğrenciler gayet iyi bilmektedir.
ABD gibi ülkelerde, üniversitelerin tamamı özeldir. Yani parasız bir üniversite yoktur. Burslar dışında bir okulun masrafları 30 bin dolara civarındadır. (senelik) Bu Türkiye gibi ülkelere göre inanılmaz bir durum olsa da kapitalist ekonomi bunu savunmaktadır.onurcoban.com
Türkiye’de özel okulların varlığını savunanlara göre devlet okullarının hantal yapısı eğitimi aksatmaktadır. Gerçekten de ülkemizde en iyi yabancı dil eğitimini özel okullar karşılar. (genellikle) Özel üniversitelerin araç ve gereçler konusundaki rahatlığı da bilim için olumludur. Bir ölçüye göre bürokrasiden muaf olan bu kurumlar eğitimde başarılı olabilmektedirler.
Şuan ki tablo oldukça karamsardır. Bir tarafta hantal ve ağır bürokrasiden bezmiş parasız (kısmen) devlet okulları; diğer tarafta ise imkânlarının neredeyse sınırsız olduğu ancak çoğu kişinin karşılayamayacağı bir ücreti isteyen özel okullar...
Bu olumsuz tablonun kapanması için sanırım özel sektörün devam etmesi ancak devlet okullarının girişimci yapısının kazandırılması şart gibidir. Özel okullar ticarethane mantığından arındırılmalı, en azından puanlarda devlet müdahalesi sağlanmalıdır. Devlet okullarının ise uyuşukluğunun önüne geçilmeli, özel okullarla rekabet edilecek kaynaklar kazandırılmalıdır. Ancak bu sayede sosyal devlet istenilen seviyeye gelebilir.
Her iki kurumdan birinin kısa dönemde kapatılması ise felaketle sonuçlanabilir. Rekabet edeceği özel okullardan muaf bir devlet üniversitesi kendini asla geliştirmez. Devlet okulları olmazsa ise, “parası olan düdüğü çalar.”
Uzun vadede çözümler ise şimdiden düşünülmelidir. Çünkü bu kısa çözümler sadece önümüzdeki 10 yılı kurtarabilir.
Onur Çoban

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...