Felsefeye bir bakış
1.bölüm: Felsefe Nedir?
Günlük yaşamda herkesin bir şey söylediği, akademik yaşamda ise üzerine yüzyıllardır çalışmalar yapılan felsefe nedir? “Sıradan” bireyin anlayamayacağı türden bir disiplin mi, yoksa herkesin belli metotları uygulayarak çıkarımsama yapabileceği basit kavramlar zinciri mi?
İnsanoğlu belki de var olduğundan beri felsefe yapmakta. Taş devrinden bu yana, süslenmek için sanatla uğraşmakta, duvara resimler çizmekte, yaşamını güzelleştirmeye çalışmakta... Peki, bunlar sıradan bir süslenme işi midir? Duygularını, düşüncelerini sanatla ortaya koymak acaba felsefenin ilk adımları mıdır?
Felsefe, akademik bir dal olarak görülse de, aslında ilk felsefeciler ne akademisyendi ne de felsefe öyle çok elit bir kesme ait bir kavram değildi. Düşünen her insan tarih boyunca felsefeyi meydana getirdi. Bazıları bununla başkalarını etkilemeyi başardı ve bir tuğla misali düşünceler belli kalıplara ulaşma şansı edindi.
Günümüzde felsefe üzerinde konuşmanın ilk şartı felsefe eğitimi almak olarak görülmekte. Aslında bu binlerce yıldır böyle. Ancak Felsefeci ya da daha doğru bir tanımla filozof olmak için akademik bir alt yapının olması kuralı nerden çıktı? Aydınlanma hareketi ve akademisyen filozofların ortaya çıktığı son 2–3 yüzyıldır durum böyle olsa da aslında ilk filozofların çoğu kendini “sıradan” görmekteydi. Eski Yunan aristokrasisine bağlı olan örnekler buna tezat oluştursa da birçoğu en azından düşünsel olarak herkesin felsefeyle uğraşması gerektiğin savunuyorlardı. Birçokları için felsefe olmazsa olmaz bir koşuldu. Birey felsefeyle uğraşırsa kendini geliştir, bir ülke filozof liderlerle yönetilirse mutluluğa ulaşabilirdi. Oysa bugün felsefe dar bir kesimin ilgi alanına girmektedir. Çoğunlukla felsefeyle uğraşmanın sakıncaları ortaya konmaktadır.-Onur Çoban-
Felsefe tarihini iyi bilmek en azından düşünme penceresini açmaya yardımcı olacaktır. Sayısı binleri bulan felsefi kavramlar, sayısız filozof ve akımlar elbette ki salt bir ezberle bireye bir şey katmaz. Ancak hiç bilmemekte bazı noktaları eksik bırakır.
Felsefe tarihine ulaşmayı amaç edinen bir kişi için “Batı Felsefesi” ilk karşılaşacağı kavramdır. Gerek günümüzdeki çalışmalar gerekse kaynaklara ulaşma kolaylığı Batı Felsefesini ön planda tutar. Oysa en az onun kadar gelişmiş olan Doğu Felsefesi geri planda kalır. Bunda ki en önemli kusur sanırım Doğu Felsefesinin son 4–5 yüzyıldır büyük bir atılım gerçekleştirememesidir. Batı bu dönemde bilimi ve somut kavramları ortaya koyarken, doğu daha çok soyutu yüceltir.www.onurcoban.com
Batı için konuşursak; efsaneler ile başlayan felsefi düşünce, insanın doğa karşısındaki mücadelesin yansıtır. Hatta bu yüzdendir ki ilk filozoflar dünyayı anlarken önce doğayı anlamayı görev edinmişlerdir. Ahlak, erdem, etik gibi kavramlar çok sonraları felsefenin konusu haline gelmiştir. Dinlerin ön plana çıktığı orta çağ ile birlikte felsefe Tanrıyı anlama çabası olarak şekillenmiştir. Doğuda daha özgür bir sistemle yürüyen bu dönemde İlkçağ filozoflarının yeniden (kısmen evrilerek) keşfedilmesine tanık olmuştur. Ortaçağ sonunda modern düşüncenin, dinde reformun hatta en önemlisi bilimin özgürleşmesi felsefeyi derinden etkilemiştir. Aydınlanmanın ve Devrimler çağı olarak adlandırılan yüzyılların felsefesi ise, ideolojileri şekillendirmesi açısından önemli olmuştur. 20. yüzyıla gelindiğinde ise yaşanılan yıkımlar ve savaşlar, felsefeyi varoluşa doğru yol aldırmıştır.
Eksikler olsa da bu çalışma binlerce yıllık düşünce tarihine bir bakış atmayı hedeflemektedir.
Onur Çoban
Yazının diğer bölümleri için:
Felsefeye bir bakış-Giriş
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder