THALES

Felsefeye bir bakış

4.bölüm: Doğa Filozofları 2

THALES:

Yazan: Onur Çoban



“Her şeyin özü su’dur”

         Doğa düşünürlerinin ilki, çoğu kişinin en azından adını bir kere duyduğu Thales’tir. Thales sadece felsefenin değil, bilimin de kurucusu sayılır.
            M.Ö. 624 veya 625 yılında doğduğu sanılan Thales hakkında yeterli bilgi ne yazık ki yoktur. Kendisi tarafından yazılan metinlerin hiçbiri günümüze ulaşmamıştır. Onun hakkındaki düşünceler çoğunlukla Aristo kaynaklıdır. Bunun dışında Herodot (Herodotos, tarihin babası olarak bilinir) ve Diogenes Laertius  (antik çağ filozofları hakkında en güzel kaynak) tarafından yazılan yazılar sayesinde de Thales’in düşüncelerine ulaşabilmekteyiz.



         Antik çağda önemli bir liman kenti olan Milet, (Miletos) Thales’in doğduğu şehirdir. İyonya ve Anadolu’nun önemli kentlerinden biri olan bu şehir, Yunan Medeniyeti içinde örnek bir kent olarak görülmektedir. Ancak günümüzde denizden bir hayli uzaklaşmış bir noktada bulunur. Aydın ili sınırları içerisinde kalan ve Büyük Menderes nehrinin taşıdığı alüvyonlar nedeniyle bu durumda olan, bu terk edilmiş şehir; Thales’in yaşamında çok önemli bir yer tutar. Deniz kıyısında yaşamış olması, birçok kaynakta, onun temel düşüncesine aracılık ettiği öne sürülür. Oysaki Thales oldukça çok gezen biridir. Eski Mısır ve büyük ihtimalle Mezopotamya’ya gitmiştir. Oralardan edindiği bilgileri, bilimine ve felsefesine adapte etmiştir.
            Thales, çoğu ilkçağ düşünürü gibi çok yönlü bir insandı. Bir filozof olduğu kadar bir bilim adamıydı. Matematik, geometri, astronomi ve coğrafya gibi çeşitli alanlarda fikirler üretti. Bu çok yönlü duruşu, Thales’e ait olduğu öne sürülen birçok hikâyenin yazılmasına neden olmuştur. Bu hikâyelerin doğruluğu tartışmalı olsa da; onun, antik çağ için ne kadar önemli bir insan olduğunu gözler önüne sermektedir. Felsefesinden bahsetmeden önce kısaca Thales’in bilimine bir bakalım..
            Thales ismi, kuşkusuz bir ilköğretim öğrencisine bile uzak gelmeyecektir. Bunun nedeni “Thales Teoremi” gibi geometri kavramlarıdır. Öyle ki felsefe alanındaki önemi, matematiğin gerisinde kalmış gibidir. Çoğu insan bir matematikçi olarak Thales’i tanırken, onun bir filozof olduğunu bilmez bile. Bu büyük deha, günümüzde bile halen kullanılan geometri kurallarını bundan 2500 yıl önce bulmuştur.-onurcoban- Bunlardan bazıları: Çapın çemberi iki eşit parçaya bölmesi, bir ikizkenar üçgenin taban açıları birbirine eşit olması, paralel iki doğrunun kesişme noktasındaki ters açılar birbirine eşit olması, köşesi çember üzerinde olan ve çapı gören açının dik açı olması ve tabanıyla buna komşu iki açısı verilen üçgen çizilebilir olması

            Thales’in eski Mısır’da piramitlerin boyunu ölçtüğü sıklıkla anlatılır. Bunun yapmak içinde pratik zekâsını kullanır. Gün içinde sürekli yaptığı gözlem sırasında kendi boyu ile gölgesinin boyunun eşit olduğu bir zamanı fark eder.  Thales, o sırada piramitlerin gölge boyunu ölçer. Bu sayede piramitlerin uzunluğuna ulaşan ilk insan olur. Aynı zamanda Nil Nehrinin taşma zamanını hesaplar. Denizcilerin doğru yönü bulması için o zamanlar takip edilen “Büyük Ayı” yerine, “Küçük Ayı” takımyıldızına bakmalarını öğütler. Bu sayede “Kuzey” yönünü dolaylı olarak hesaplar. Dünyayı düz ve bir büyük denizin ortasında yüzen bir kara olarak açıklar. Tüm bu bilimsel başarılar onun felsefesini de belirler. O, kendinden öncekiler gibi evreni salt soyut olaylarla değil, bilimsel verilerle açıklamaya çalışan ilk isim olmuştur. Elbette bu durumda da bazı şüpheler hep olacaktır. Kimi kaynaklar Babil ve Eski Mısırlıların bu bilgilere daha önce sahip olduğunu belirtmektedir. Kuşkusuz buraları ziyaret eden Thales bu bilgilerden yararlanmıştır. Ancak onun önemi tüm bu bilgileri doğru bir biçimde toplaması ve bunları sistematik hale getiren ilk isim olmasıdır. Her şeyi tek bir kahramana bağlama inancı o çağlarda da var olduğundan yeni yazılı kaynaklar bulunmadan bu konuda şüpheler ne yazık ki kaybolmayacaktır.www.onurcoban.com
            Thales’in asıl ün kazanması, onun astronomi alanındaki başarısıdır. Mevsimleri, yılın gün sayısını ve ayın hareketlerini inceleyen Thales, M.Ö. 28 Mayıs 585'te gerçekleşmiş olan Güneş Tutulmasını da bilmiştir. O güne kadar doğaüstü bir olay olarak görülen bu durumu hem açıklamış hem de yerini ve zamanını doğru tahmin etmiştir. İlginç olan ise bu tarihte gerçekleşen bir savaştır. Lidyalılar ile Persler arasında Anadolu’da gerçekleşen bu savaş sırasında, tam güneş tutulması gerçekleşmiş ve ortam bir süre zifiri karanlık olmuştur. Bu olayı ilahi bir işaret sayan her iki ordu savaşı terk ederek geri dönmüştür.
            Tüm bu başarıları Thales’i oldukça ünlü yapmıştır. Lidya Kralı Kroisos’a birçok konuda danışmanlık yapmıştır. Hatta Lidya ordusu Kızılırmak’ı geçmek üzereyken, ırmağın yatağını değiştirmiş ve orduyu başarılı bir biçimde karşı kıyıya geçirmiştir. Bu onun, ilk mühendis olarak da görülmesine neden olmuştur.
            Gelelim Thales’in felsefesine…onurcoban.com’da Bir önceki bölümde anlattığım gibi Doğa Filozofları iki yönden önemlidir. İlki onların dünyayı açıklarken çok Tanrılı inançtan ve mitlerden beslenmek yerine, doğadan ve bilimden beslenmeleridir. Diğeri de tüm yaşamın kaynağı olan ilk maddeyi bulmak ve onun ışığında evreni açıklamaktır. Bu kavramlar hakkında ayrıntılı bilgiyi, www.onurcoban.com da bulabilirsiniz. Thales’te dünyayı açıklarken bilimi önemsiyordu. Doğa yasaları onun için bilinmesi gereken mutlak şeylerden biriydi. Ancak bunu yaparken de eski mit inancından tamamen kurtulabildiği söylenemezdi. Thales için evrenin Arkhe’si yani ilk kaynağı “su”ydu. Su, ona göre yaşamın kaynağı ve evrendeki tüm maddelerin ana özüydü. Maddeyi, madde ile açıklamak o zaman için oldukça radikal bir düşünceydi. Su, sıvı halde bulunduğunda canlıların temel içeceğiydi. Aynı zamanda sıcakta buharlaşarak gaza, soğukta donarak katıya (buz) dönebiliyordu. Kısacası her türlü forma kolayca adapte olan bir maddeydi. Su, buharlaşarak bulutlara oradan yağmura dönerek yeniden bir sıvı haline gelmesi ilahi bir doğa döngüsüydü. Bu mükemmel doğa sisteminden etkilenmiş olması hiçte şaşırılacak bir şey değildir kuşkusuz. Thales her canlının suya bağımlı olduğunu görüyordu. Özellikle Nil Deltasında gördüklerinden etkilenmişti. Nehrin taşması ve sonradan geri çekilmesi, muazzam bir verimlilik yaratıyordu. Suyun çekildiği toprak adeta canlanıyor ve yaşam oluşuyordu. Tüm bu görünenler bundan 2500 yıl öncesi için olağanüstüydü kuşkusuz.
www.onurcoban.com
            Doğa Filozoflarının tek bir temel madde anlayışı günümüzde de kısmen kabul edilmeye devam etmektedir. Ancak bu temel madde gerçekten de su mudur? Thales’in bundan ne anlatmak istediği ne yazık ki yazılı olarak bilinmez. Su ilahi bir biçimde şekil değiştirerek tüm maddeleri oluşturması günümüz insanı için pek mantıklı gelmez elbette. Ancak şaşırtıcı bir biçimde dolaylı olarak doğrudur bu…Yaşamın ana kaynağı olmasa da günümüzde su olmadan yaşamın olmasının çok zor olacağını kabul etmekteyiz. Hatta uzaydaki yaşam izleri araştırılırken ilk baktığımız konu kuşkusuz orada su olup olmamasıdır. Uzaydaki yaşam, bizim kavrayabileceğimiz bir yaşam biçimi ise su zorunludur. Dünyada da bu zorunluluğu aşabilen canlılar olsa da bunu yüzde yüz başardıkları söylenemez. Thales’in gözlemlediği gibi toprakta ekinler elde etmek için su vazgeçilmez bir maddedir. Öyle ki birçok düşünür 21. yüzyılda savaşların asıl nedeninin su olacağını belirtir. İlginç bir ayrıntı da insan vücudunun 4’te 3’ünün sudan oluşmasıdır. Yani insanların çoğu katı maddeden çok sıvı sudan var olur. Thales, bu durumu muhtemelen bilmiyordu, ancak şaşırtıcı bir biçimde bu konuya yaklaşmıştı.-onurcoban-
            Thales, dünyanın su üzerinde yüzen bir adadan oluştuğunu varsayıyordu. Ona göre depremler bu anakaranın su üzerinde hareket etmesinden kaynaklanıyordu. Bu durum bile kısmen doğrudur. Dünyanın çoğunluğu okyanustan oluşur. Kıtalar günümüzde birbirinden ayrı olsa da milyonlarca yıl önce birleşik bir anakaradan oluştuğu günümüzde kanıtlanmış bir gerçektir.
O halde, Thales’in su teorisini günümüzde nasıl değerlendirmemiz gerekir? onurcoban.com da Bir önceki bölümde anlattığım gibi doğa filozoflarının Arkhe yani ana madde düşüncesi günümüz için yetersiz. Yani temel bir madde olsa bile bu maddenin-onurcoban- tek başına su gibi bir madde olması düşünülemez. Ancak “su” maddesinin de olmadığı bir yaşamın aksaklıkları da yadsınamaz. Thales, doğru cevabı bulmasa da felsefede çok güzel bir soru sorması nedeniyle, önemlidir.onurcoban.com
Thales’in düşünceleri kuşkusuz su ile kısıtlı değildir. Bilimde olduğu gibi felsefede de birçok alanda fikirler üretir. Örneğin, “hiçbir şeyin yoktan var olmadığını ve vardan yok olmayacağını” öne sürer. Süreklilik onun düşüncesi için önemli bir yer tutar. Bu anlayış soyut kavramlara getirilmiş ilk önemli eleştiridir.
Ancak Thales, çok tanrılı anlayıştan tam olarak kopabilmiş değildir. Bu durum, en güzel bir biçimde onun “tanrısal varlıklar” görüşünde belli olur. Thales’e göre canlı ve cansız her varlıkta Tanrısal bir güç (daimon) vardır. Bu güçten yoksun olan hiçbir şey yoktur. Canlı varlıklar bedenleri dışında içlerinde bu gücü taşırlar. Bu anlayış “ruh” olarak yorumlanmıştır. Ruh, bedenin içinde yer alan soyut bir kavramdır ve doğa olaylarından bağımsızdır. Antik çağdan yüzlerce yıl sonra önemi daha da artacak olan bu kavrama ilk değinen de Thales olmuştur. Onan göre mıknatıs ve kehribarda bile bu madde bulunmaktadır. Hatta mıknatısa bu gücü veren de bu Tanrısal yapıdır. Günümüzde canlı varlıkların bir ruhu olması birçokları için kabul edilir bir konudur. Ancak cansız varlıkların içindeki “ruh” kavramı biraz tartışmalıdır. Direkt anladığımız anlamda olmasa da “enerji” boyutunda bir gücün var olup olmadığı irdelenmektedir. Burada serbest çağrışım yoluyla aklımıza gelen bir şiir mısrasıyla devam edelim:

“üşüyor toprak, taşlar üşüyor
vuslatı yakın eden yollar üşüyor”

            Thales’in bu başarıları, daha önce sözünü ettiğimiz gibi, birçok öyküye konu olmasına neden olmuştur. Bu öyküler büyük olasılıkla tam olara doğru değildir ama oldukça ilginçtir. Bunlardan birine göre annesi Thales’i evlendirmek ister. Ancak Thales: “Anne, henüz çok erken” der. Aradan seneler geçer ve Annesi evlenmesi için yine ısrar edince, Thales: “Anne, artık çok geç” diye cevaplar.

     

            Aristoteles’in anlattığı bir öyküye göre; insanlar Thales’in zekâsıyla alay etmektedirler. Çünkü onlara göre zeki olan insanın zengin olması gerekmektedir. Thales’e sürekli “Madem bu kadar zekisin, neden zengin olamıyorsun?” diye sorarlar. Bu baskılara dayanamayan Thales, kışın ortasında bazı hesaplamalar yapar. Buna göre gelecek zeytin hasatı oldukça verimli geçecektir. Karların yağdığı bir sırada bütün parasıyla zeytin preslerini satın alır. Bahar geldiğinde bol miktarda zeytin toplansa da bu preslere ihtiyaç vardır. Thales ucuza aldığı bu presleri yüksek paralara köylülere kiralar. Sonuçta küçük bir servetin sahibi olur. Aristo bu öyküde, filozofların isterlerse zengin olabilecek pratik bilgilere de sahip olduklarını ancak buna ihtiyaç duymadıklarını ifade eder.
            Thales’e ait olduğu şüpheli olan bir başka hikâyeye göre, astronomi konusunda uzman olan düşünür sürekli gökyüzüne bakarak yürür. Ancak bu sırada yerdeki kuyuyu göremez ve içine düşer. Bu sırada oradan geçmekte olan bir kadın dayanamaz ve gülerek “sen daha önündeki kuyuyu göremiyorsun, uzaktaki yıldızları nasıl keşfedeceksin” der.www.onurcoban.com
            M.Ö. 546 veya 545 yılında öldüğü sanılan bu ünlü düşünür gerek felsefede gerekse bilimde büyük başarılara imza atmış, çok yönlü bir dehadır. Eski Yunan’ın 7 bilgesinden biridir. Miletos Okulu olarak kabul edilen akımın öncüsüdür. Onun izinden giden Anaksimandros ve Anaksimenes başta olmak üzere tüm doğa filozofları ilkçağa damgalarını vurmuşlardır.
            Diğer doğa filozoflarını incelemeye devam edeceğiz…
            Onur ÇOBAN

Yazının diğer bölümleri için tıklayınız: Felsefeye Bakış-Giriş-




.

1 yorum:

  1. Sağ olun, Onur Bey. Hele bu dönemde, felsefe-bilim tarihi büyük önem taşıyor.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...