Felsefeye bir bakış
7.bölüm: Doğa Filozofları 5
HERAKLEİTOS
Yazan: Onur Çoban
“Her Şey Akar”
Efes Şehrinde
yaşayan ve yüzlerce yıl sonra bile birçok filozofu kendine hayran bırakan
düşünür Herakleitos yaklaşık olarak M.Ö.
540-480 yılları arasında yaşamıştır.
Heraklit veya Heraklitos isimleriyle de anılan Herakleitos’un yaşamı hakkındaki
bilgiler çok azdır. Hakkında yazılan eserlerin çoğu yüzyıllar sonra, birincil
kaynağın derlemesi şeklinde olmuştur. Özellikle tarihçi Apollodoros (yaklaşık m.ö. 180-120) ve düşünür Antisthenes (m.ö. 445-365) gibi isimlerden derlediği bilgilerle Diogenes Laertius m.s. 3.yüzyılda yazmış
olduğu “Ünlü Filozofların Yaşamları ve
Görüşleri” adlı kitabında yer alan bilgiler, Herakleitos hakkında az da olsa
bilgi verir.
Efes veya o zaman ki adıyla Ephesos, zengin bir liman kenti olarak
göze çarpıyordu. Dünyanın Yedi Harikasında bir olarak kabul edilen Artemis Tapınağı’da burada
bulunmaktaydı. Ancak bu dönem aynı zamanda Anadolu ve Yunanistan’ın Pers
İşgaline uğradı bir zamandı. Yıllar süren Pers-Yunan Savaşları bu dönemde de
oldukça etkindi. İşte bu çalkantılı dönemde yaşayan Herakleitos, insanların
dünyevi düşünceleri ve politik mücadelesiyle alay etmiş, ailesinden gelen şehir
yönetim hakkını kardeşine bırakmıştır. Ünlü bir öyküye göre, çocuklarla oyun oynadığını
gören insanlara “Sizinle siyaset yapacağıma, çocuklarla oyun oynarım daha iyi”
demiştir. İnsanlarınonurcoban çıkar peşinde koşması ve zenginleşmek için yaptıklarını
hep eleştirmiştir. “Eksik olmasın Zenginliğiniz,
Eksik olmasın ki alçaklığınız belli olsun” veya dostu Hermodoros’un
şehirden sürülmesi üzerine “Ephesos’lular,
size yakışan kendinizi asmanız ve kenti çocuklara bırakmanızdır” gibi açık
bir dille yaptığı eleştiriler ile tepkileri de üzerine çekmiştir.
Herakleitos’un
yazdıkları ne yazık ki tam olarak günümüze ulaşmamıştır. Doğa Üzerine (Peri Physeos) adlı kitabı yazdığı bilinse
de bu kitap doğrudan doğruya günümüze ulaşmamıştır. Özellikle Aristo döneminde,
bu kitap ve diğer düşünceleri ışığında birçok ikinci elden yazılar, derlenmeye
başlanmıştır. Fragmanlar olarak isimlendirilen
ve Herakleitos’un düşünceleri olduğu kabul edilen bu cümleler/paragraflar ne
yazık ki çoğunlukla aktaran kişinin yorumlarını da içermektedir. Gerek Eski
Yunan gerekse Eski Roma döneminde derlenen bu fragmanlar, birkaç kelimeden de
oluşabildiği gibi bir paragraf boyutunda da olabilir. Bu fragmanları modern
çağda ilk kez Hermann Diels tarafından 1867 yılında derlenmiş ve günümüzde
defalarca gözden geçirilmiştir.
Herakleitos
denilince ilk akla gelen şüphesiz “Her
şey akar” (Panta Rhei) cümlesidir.
Günümüzde bile çok sık alıntılanan “Aynı
ırmağa ikinci kez girilemez” cümlesi Herakleitos’un felsefeye kattığı en
önemli düşüncelerden biridir. Herakleitos, doğadaki her şeyin değişim içerisinde
olduğunu düşünüyordu. Hiçbir şeyin sabit kalamayacağını hayatımızı bu değişim
ve ilerlemenin kontrol ettiğini belirtiyordu. Bunu anlatmak içinde ünlü ırmak
örneğini verdi. Bir kişi aynı ırmağa bir kez girebilirdi. Çünkü o kişi de,
ırmak da bir daha aynı olmazdı. Irmaktaki su akıp gitmekte yerine yenisi
gelmekteydi. Suya giren insanda yaşlanmakta ve değişmekteydi. Mutlak olan bir
ırmak ve insandan söz etmek olanaksızdı. Günümüzde bu düşünce oldukça
şaşırtıcıdır. Gerçekten de insan sürekli değişmektedir. Hücrelerimiz sürekli
yenileniyor, bir kısmı da ölüyor ve yenileri doğuyor... İnsan vücudu dışarıdan
aynı gözükse de 1 saniye sonra bile içerisindeki hücrelerin çoğu değişmiş
oluyor. Milimetrik de olsa saçımız uzuyor, tırnaklarımız büyüyor. Günümüzde,
vücudumuzun oldukça hareketli bir sistem sahip olduğunu biliyoruz. Aynı şekilde
su veya doğa da aynı kalmamaktadır. Irmak örneğinde olduğu gibi, su sürekli yer
değiştirmektedir. Uzakta aynı görünen Irmak aslında kimyasal olarak bambaşka
bir ırmaktır. Kişinin ilk kez girdiği su ile ikince kez girdiği su molekülleri
faklıdır. Doğa sürekli bir değişim halindedir. Zaman ilerlemekte, toprak ve
taşların yapıları değişmektedir. Irmağın içerisinde bulunan mikroorganizmaların
sayısı zaman zaman azalmakta zaman zaman da artmaktadır. Kısacası doğa yaşayan
ve sürekli hareket halinde bulunan bir “sistemdir”.
Miletli Doğa
Filozofları gibi Herakleitos’da her şeyin bir temel maddesi olabileceğini
düşünmüştü. Arkhe olarak bilinen bu
temel maddeyi Herakleitos, “Ateş” (Pyr) olarak düşündü. Aslında ona göre Ateş
bir kavramdan çok bir harekettir. Ateş sürekli yanarak bir değişimin temelini
oluşturur. Bir katı cisim yanarak küle ve dumana dönüşür. Ateşin su ve toprağa
dönüştüğünü ve sonrasında yeniden ateş olduğunu söylemiştir. Bu döngü daha
önceki doğa filozoflarında da kısmen gözükmektedir. Ancak onlar burada ana
maddeye vurgu yaparken; Herakleitos, harekete vurgu yapar.www.onurcoban.com
Herakleitos’un
düşüncesindeki en önemli kavramlardan biri de, Logos’tur. Logos’un kelime anlamı söz, düşünme ve akıl gibi birçok
kavrama gelir. Herakleitos, Logos’u evrensel yasa olarak görmüştür. Doğadaki
her şey bu evrensel yasanın sınırları içersinde hareket eder. Hatta daha önce
belirttiğimiz, değişimin bile nasıl olacağına Logos karar verir. Ünlü Filozof Anaksagoras’ın ortaya attığı “Nous”
kavramına benzese de özünde ondan farklıdır. Nous, evrenin şekillendirse de ona
dışarıdan müdahale eder. Logos ise evrenin kendisidir. Evrende değişmeyen tek
şey değişimin kendisidir sözü ile dile gelen bu değişmeyen şey logos’tur. Kavram
Platon ve Aristoteles’i de etkilemişonurcoban.com hatta ortaçağdaki Hıristiyan
Felsefesindeki İlahi Yasa anlayışını da şekillendirmiştir. Stoacılar ve Yeni
Platoncular gibi akımlar Logos’u Tanrısallaştırmışlardır. Eski Yunan
Felsefesinden bolca etkilenen Orta Çağ Hıristiyan Felsefesi de bu kavramı
oldukça benimsemiştir. Ayrıca günümüzde İngilizce Mantık (Logic) kelimesinin
kökeni buradan gelir.
Herakleitos,
en önemli düşüncelerinden biri ise “Karşıtların Birliğidir”. Herakleitos,
doğadan her şeyin karşıtlıklar üzerine kurulduğu savunuyordu. Örneğin Gece ve
Gündüz karşıt da olsalar birbirlerini devam eden bir süreçtirler. Bu düşünce
yapısı binlerce yıl sonra bile birçok filozofu derinden etkilemiştir. Diyalektik denilen bu düşünceye göre,
her şey aynı zamanda bir “Tez’dir”.
Her Tezin bir karşıtı yani “Anti Tezi”
vardır. Tez ve Anti Tez birbirinin tamamen zıttıdır. Ancak bu ikisi aynı
zamanla bir uyum içersinde var olur. Tez ve Anti Tezin birleşiminden “Sentez” ortaya çıkar. Yani A ve B’nin
birleşimi AB değil C olur. Herakleitos’a göre uzlaşmaz olandan en güzel uyum
meydana gelir. Her şeyin hareket halinde olduğu görüş burada önem kazanır. Doğa
İlkbahar-Yaz-Sonbahar-Kış olarak birbirini izleyen mevsimlerden meydana gelir.
Ölümle doğum sürekli yer değiştirir.onurcoban Savaş ve Barış, Açlık ve Tokluk hep bir
arada olmaya mahkumdur. Bu zıtlıklar hiçbir zaman birbirini yok etmeyecek hep
bir arada var olmaya devam edecektir. Evrenini bir sonu veya başlangıcı yoktur.
Bu açıdan aynı dönemlerde yaşamış olan Filozof Parmenides’in durağan ve
değişmez varlık anlayışına karşıdır.
Bu noktada kısaca hatırlatmak gerekirse;
Diyalektik Kavramının, Herakleitos tarafından önemi vurgulansa da,
Aristoteles’e göre bunu ilk düşünen Elealı Zenon’du. Bunu yöntem olarak etkin
bir biçimde kullanan da şüphesiz Sokrates’tir. Diyalektik Platon da Aristo’ya
kadar birçok filozofu etkilemiş, yüzyıllarca Felsefenin için de yer almıştır.
Ancak kuşkusuz Ünlü Alman Filozof Hegel bunu günümüze taşımış ve son olarak
Karl Marks tarafından Tarihsel Materyalizmin çıkış yapısı haline getirilmiştir.
Herakleitos’un
anlaşılmaz bir dili olduğu kabul edilir. Bu nedenle ona Karanlık Herakleitos adı verilmiştir. Sokrates bile sıklıkla Herakleitos’un
düşüncelerini överken, “anlamadıklarım en az anladıklarımdan daha güzel”
demiştir. Oysa Herakleitos her ne kadar kitleleri önemsemese de umut etmenin ve
çabalamanın da önemini vurgular. Araştıran ve bilge olan bir kişi ona göre
kitle halinde yaşayan amaçsız bin kişiden daha iyidir. Logos’un anlaşılmaması nedeniyle insanlara
duyduğu kin artar. Herakleitos, öğrenmedeonurcoban duyuların önemine vurgu yapar. Görme
ve İşitme yoluyla öğrenilen bilgi akıl yürütme yoluyla öğrenilenden daha doğru
sonuç verecektir. Çok şey bilmek aslında hiç bir şey bilmemektir. Ona göre
Bilge olmak için uzmanlaşmak önemlidir. Felsefe tarihinin temel iki ana görüşü
olan akıl ve duyu/ ideal ile materyal arasındaki karşıt görüş Herakleitos’ta
kendini gösterir. Herakleitos, duyuların önemini vurgularken çağdaşı Parmenides Akla vurgu yapar. Bu karşıt görüş Kant’a kadar sürüp gider.
Herakleitos, insanların Logos’u anlamasından şikayetçiydi. Bu nedenle insanlardan uzaklaşmış ve mutsuzluğa düşmüştür. Horace Walpole tarafından, Herakleitos için söylenen söz düşündürücüdür; “Bu dünya düşünenler için bir Komedya, Hissedenler için bir Tragedyadır. Bundandır ki Demokritos gülmüş, Herakleitos ağlamıştır.” Nietzsche, dünyanın her zaman hakikate yani Herakleitos’a muhtaç olduğunu söylemiştir. Herakleitos, “Kendimi araştırdım” sözüyle sürekli olarak sorgulamanın önemini vurgular. Freud ve Goethe gibi onlarca isim tarafından alıntılanan bu filozof çağının çok ötesinde olduğunu kanıtlamıştır.
Yazının diğer bölümleri için tıklayınız: Felsefeye bir bakış-Giriş-
ONUR ÇOBAN
çok güzel bir blog olmuş, bende sizi kendi blogumu ziyaret etmeye davet ederim.
YanıtlaSilBeğendiğinize sevindim. Blogunuza bakıyorum şimdi, iyi yazmalar...
SilHocam tebrikler çok verimli bir yazı.
YanıtlaSilDevamını dilerim.