Felsefeye bir bakış
14. Bölüm Doğa Filozofları 12
Atomcu Filozoflar Leukippos ve Demokritos
Yazan: Onur Çoban
Atomcu Filozoflar Leukippos ve Demokritos
Yazan: Onur Çoban
“Bir kanıt bulmayı, Pers Kralı olmaya
yeğlerim”
Sokrates
öncesi doğa filozofların en sonuncuları ve en önemlilerinden biri atomculardır.
Erken dönem bir mekanik materyalizmi ortaya koyan bu filozoflar çağdaşlarına
göre oldukça farklı bir bakış açısı sunmuşlardır. Nausiphanes ve Chioslu
Metrodoros gibi isimlerin temsil ettiği ve çok sonraları Epikuros’u etkileyen atomcu
filozofların en önemlileri kuşkusuz Leukippos ve Demokritos’tur.
Yaş
itibariyle Demokritos aslında Sokrates ve Platon’un çağdaşıydı. Ancak genel
değerlendirmede onun görüşleri Sokrates öncesi filozoflarla birlikte anılır.
Bunun en önemli nedeni Sokrates’ten çok önce yaşamış olan Leukippos’un
görüşleriyle öğrencisi Demokritos’un görüşlerinin birbirinden tam olarak
ayrılamamasıdır. Her iki filozofunda görüşleri birbirine karışmış hangisi
hangisine ait olduğu günümüzde kesinlik kazanamamaktadır. Genel kanı atomcu
görüşü ilk Leukippos’un ortaya attığı, Demokritos’un ise onu geliştirdiğidir.
Leukippos’un
yaşamı hakkında fazla bir bilgi yoktur. Hatta sonraları Atomcu felsefenin
üzerine kendi felsefe sistemini ortaya koyacak olan Epikuros, onun gerçekte
yaşamadığını ima edecektir.onurcoban Ancak gerek Aristoteles gerekse öğrencisi
Teophrastos, Leukippos’a birçok gönderme yapacak, ondan alıntılarda
bulunacaklardır. Yine de hala yaşayıp yaşamadığı kesin değildir. Eğer gerçekten
böyle biri var olduysa yaklaşık olarak i.ö. 490’lı yıllarda Millet şehrinde
doğduğu, Elea’ya gidip Parmenides ’in öğrencisi Zenon’dan dersler aldığı ve
sonunda Trakya’da bulunan Abdera şehrine yerleştiği düşünülmektedir. Burada
Atomculuğu kurmuş ve Demokritos’u yetiştirmiştir.
Demokritos
ise yaklaşık i.ö. 460’lı yıllarda doğmuş i.ö.360’lı yıllarda hayatını
kaybetmiştir. Günümüzde İzmir Seferihisar yakınlarında bulunan antik Teos
şehrinde doğmuş ve hayatı boyuncaonurcoban birçok yer gezmiştir. Varlıklı bir aileden
gelen Demokritos servetini bilgi arayışında olduğu bu gezilerde harcamıştır.
Hindistan, İran ve Mısır’a gitmiş özellikle Mısır’dan çok etkilenmiştir. O
dönemde bir kültür başkenti haline gelmiş olan Atina’ya da uğramış ancak kendi
ifadesiyle onu kimse tanımamıştır.
“Atina’ya
geldim, baktım kimsenin benden haberi yok!”
Bu
uzun gezilerini “Çağdaşlarımdan kimse benden daha fazla gezmemiştir” diyerek bu
gezilerde tanıştığı farklı insanları ve olayları kendi gelişiminde önemli
olduğunu vurgulamıştır. Gerçekten de hayatını bilim ve felsefeye adayan
Demokritos “Bir kanıt bulmayı, Pers Kralı olmaya yeğlerim” sözüyle kendisini
ifade etmiştir. Fizikten matematiğe, botanikten zoolojiye kadar birçok alanda
çalışmalar yapmıştır.www.onurcoban.com
Leukippos
ve Demokritos’un görüşleri birbirine çok benzer. Demokritos’un da kendinden
sonra gelen bir ünü olması nedeniyle birçoklarına göre Leukippos’un bazı
düşünceleri Demokritos’a atfedilmiştir. Onu çok eleştiren Aristoteles bile
Demokritos’un birçok alanda çalışma yapmasını över. Ancak Platon gibi Atomcu
görüşe uzak bir isim, onun tüm kitaplarının yakılması gerektiğini söyler.
Bu
filozoflara Atomcu denmesinin nedeni evrenin temel maddesine atom ismi vermelerinden dolayıdır.
Modern zamanlardan çok tanıdık gelen bu atomları elbette bilimsel olarak
keşfetmemişlerdi. Salt bir akıl yürütme yoluyla ve kendi felsefelerinin olmazsa
olmazı nedeniyle gözle görülmeyen atomların olması gerektiğini belirtiyorlardı.
Bilim, bu atomları (tamamen aynı olmasa da) keşfettiğinde bu maddelere atom
adını vermesi tesadüfi değildi.
Atomcular,
özellikle Leukippos, hocası Zenon ve onunda hocası Parmenides ‘in etkisinde
kalmıştı. Daha önce kendi konusunda belirtildiği gibi Parmenides’in Elea Okulu,
varlık konusunda antik Yunan felsefesini derinden etkilemiştir. Elea Okuluna
göre “Varlık vardır ve yokluğun olması imkansızdır” “Her şey tek bir bütünün
parçasıdır ve bölünemez” “Hiç bir şey vardan yok olmaz, yoktan da var olmaz”. Bu
varlık kavramını eleştiren Empedokles ve Anaksagoras yine de tamamen bundan
kopamaz. Onlara göre evrende teklik değil çokluk vardır. Maddeler kendisinden
daha küçük parçalara bölünebilir. Bu yokluğa gitmek değil maddenin temel
maddelere çözülmesidir. İşte bu noktada Elea Okuluyla birleşirler. Onlara göre,
temel maddeler ise asla yok olamaz. Empedokles’e göre hava, su, ateş ve toprak
evrenin temel kök maddeleridir. Bu maddeler yaratılmamış, ebedi ve ezelidir.
Ancak bu maddeler birbirleriyle çeşitli oranlarda birleşerek diğer maddeleri
oluştururlar. Anaksagoras (yine kendi konusunda anlattığımız gibi) bu dört
maddenin bile altında maddeler olduğunu hatta bunların sonsuz olduğu belirtir.
Ne olursa olsun yokluk, hiçlik ve boşluk yoktur.
Leukippos
ve Demokritos’un varlık anlayışı da benzerlik taşır. Onlara göre evrendeki tüm
maddeler bölünebilir. Ancak Anaksagoras’ın aksine bu bölünmenin bir sonu
vardır. Çünkü matematiksel olarak bir şey sonsuza dek bölünebilir. Ancak bu fizikken
böyle olmak zorunda değildir. Burada ortaya atılan materyalist görüş önemlidir.
Kavramsal olarak mümkün olsa bile, maddenin evren içinde bir hacim, bir kütleye
sahip olması gereken minimum bir yer vardır. İşte bu en alttaki temel kök
maddeye atom adı verilir. Hiç bir şey
atomdan küçük olmaz. Atomlar bölünemez ve yok olmazlar. Onlar
yaratılmamıştırlar. Atomların bir niteliği yoktur. Yani ıslak, kuru, sıcak,
soğuk gibi özellikleri bulunmaz. Atomların bileşmesiyle oluşan maddeleri biz
duyularımızla anlarız. Bu nedenle onları sıcak, soğuk gibi sıfatlar yükleriz.
Atomların
belli bir büyüklüğü vardır. Yani uzamda bir yer tutarlar. Sonsuz sayıda olan bu
atomların şekilleri ise farklıdır. Kimi düz kimi yuvarlak kimi çengelli kimi
yassıdır.www.onurcoban.com Bu şekilleri sayesinde birbiriyle uyumlu atomlar birleşir uyumsuzlar
birbirinden uzaklaşır. Birleşen atomlar daha büyük ve gözle görebileceğimiz
maddeleri oluştururlar.
Atomculara
göre boşluk ise vardır. Kendilerinden önceki tekçi ve çoğulcu filozoflar
boşluğun, varlığın zıttı olarak görmeleri ve bu nedenle boşluğun olamayacağını
belirtmelerine karşın, Atomcular buna karşı çıkar. Onlara göre varlığın içinde
boşluk olamaz çünkü varlık doluluktur. Ancak varlığın dışında boşluk olabilir.
Hatta bu gereklidir. Çünkü atomların ve maddelerin birbirinden ayıran boşluklar
olmasaydı her şey tek ve bir olurdu. Bu boşluk sayesinde maddeler bir araya
gelmezler. Boşluğun doluluk olmaması, Atomculara göre gerçek olmadığı anlamına
gelmez. Günümüzde modern bilim bize boşluğun kısmen de olsa gerçek olduğunu
göstermektedir. Ancak atomcuların belirttiğinin aksine evrendeki varlıklarında
içinde boşluk olduğunu biliyoruz. Atomların arasında gerçekten bir boşluk
bulunmaktadır. Neredeyse tüm Dünya hatta evrenin çoğunluğu madde değil
boşluktan oluşmaktadır. Elbette ki bu bilimsel bilgiyi Demokritos bilmiyordu.
Ancak her ne kadar varlığın içinde boşluk olamaz dese de bu bilgiye
yaklaşmıştı. Bilim ilerledikçe boşluğun kavramsal yanı dışında fiziki
özellikleri olup olmadığı da ortaya çıkacaktır. Günümüzde örneğin uzay boşluğunda
madde olmasa da dalgaların olması gibi araştırmalar her geçen gün devam
etmektedir. Aynı şekilde Atomlardan da küçük olan atom altı parçacıklar artık
var olduğu bilinen bir gerçektir.
Demokritos’a
geri dönelim. Onun atomlar hareket halindedir. Ancak bu hareket tamamen mekanik
bir harekettir. Sonsuz bir boşlukta yer alan atomlar bu boşlukta hareket ederek
birleşir ve ayrılırlar. Peki, bu atomlar neden ve nasıl hareket ederler. Benzer
bir görüşe sahip olan Empedokles iki temel kuvvet olan Sevgi ve Nefreti, Anaksagoras
ise Zihin (Nous) kavramını kullanmıştı. Onlara göre temel maddeleri hareket ettirecek
bir neden, bir kuvvet gerekliydi. Oysa Atomcular dışardan bir güç aramazlar.
Atomların hareketi kendi kendinedir. Aristoteles’in de çok eleştirdiği bu
duruma göre ilk hareketin neden başladığının bir önemi yoktur. Çünkü atomların
hareketi bir amaç uğruna değil tamamen mekaniktir. Bir ilk güce veya yaratıcıya
gerek duymazlar. Bu yaklaşım materyalist bir anlayışın ilk temelleri olarak
görülür.
Demokritos’a
göre ruh da fiziki yani atoma sahip bir şeydir. Ateş atomu gibi hareketli bir
atoma sahip olan ruh, bu sayede bedeni hareket ettirir. Soluk almakta aynı şekilde
havadaki atomların beden ve ruhla döngüye girmesiyle olur. Demokritos’a göre
ruh atomları güneş ışınlarında fark edilen toz zerrecikleri gibi havada rasgele
bir şekilde dolaşmaktadır. Görüldüğü gibi ruh gibi soyut bir kavramı ret
etmeden fiziki bir kavrama indirgemesi özellikle idealist filozofların
tepkisine neden olmuştur.
Sokrates
öncesi filozofların en önemlilerinden biri olan Demokritos ve diğer Atomcuların
mekanik ve materyalist bu düşünceleri kendilerinde sonra gelen birçok ismi
etkiledi. Maddeyi bir fail neden olmadan kendiliğinden bir başlangıç, bir
harekete sahip olabileceği anlayışı o zamanlar için oldukça yeni ve
etkileyiciydi.
Yazının diğer bölümleri için tıklayınız: Felsefeye bir bakış-Giriş-
Onur Çoban
.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder