Felsefeye bir bakış
28.Bölüm: CiceroRoma’nın eklektik felsefesi
Roma
tarihinde önemli bir yeri olan Cicero,
siyasetten edebiyata kadar çeşitli alanlarda çalışmalar yapmış önemli bir
devlet adamıdır. O, sadece Cumhuriyetten İmparatorluğa geçilirken yaşanan
çalkantılı bir dönemde Roma’nın kaderinde etkili bir rol oynamamış, aynı
zamanda felsefe alanında da yetkin eserler vermiştir. Bu açıdan hem siyasi hem
de felsefe tarihinde önemli bir figürdür.
Marcus Tullius Cicero, M.Ö. 106-43 yılları arasında
yaşamıştır. Bu dönem güçlü bir Cumhuriyet olan Roma’nın bir imparatorluğa
evrildiği ve iç çekişmelerin yaşandığı bir dönemdir. Varlıklı bir ailede doğan
Cicero oldukça iyi bir eğitim alır. İleride felsefesine etki edeceği Stoacı, Epikurosçu ve Septik
Akademi filozoflarından dersler alır. Felsefenin dışında hukuk ve hatiplik
konularında da eğitilir.
Bir süre
avukatlık yapan Cicero, hatiplik yeteneği ile dikkat çekerek hızlıca yükselir.
Henüz genç yaşındayken diktatör Sulla’nın
tepkisini çeker. Artan baskılar sonucu Roma’dan ayrılarak Atina’ya gider.
Burada Akademinin başındaki Antiokhos dan, epikurosçu Sidonlu Zenon’dan dersler alır. Ardından Rodos’da Stoacı Posidonius
derslerine girer. Ayrıca daha sonraki yıllarda Paidros (Phaedrus), Larissalı Philon ve Diodotos gibi farklı görüşlerdeki filozofların
öğrencisi olmuştur. Yakın arkadaşı
Sulla’nın
ölümü ardından 2 yıl süren bu eğitimini tamamlar ve Roma ya geri döner. Cumhuriyete
bağlı olan Cicero bu dönemdewww.onurcoban.com devlet içinde görev almaya başlar. Sonunda Consul olur. Bu sırada consul olmak
isteyen Lucius Sergius Catilina
silahlı bir girişim dener. Ona karşı yapmış olduğu konuşma ile Cicero bu
girişimi önlediği gibi “Vatanın babası” unvanı kazanır.
Ardından
Catilina’nın sorgulanmadan öldürülmesi emrini verir. Ancak bir süre sonra
iktidarı ele geçiren Pompeius, Crassus ve Caesar ilk triumvirliği
(Üçlü yönetim) kurar. Bu yönetimin çıkardığı bir senato kararı ile yargılamadan
ölüm cezasını verenlere sürgün cezası verilir. Açıkça Cicero için hazırlanan bu
kanunla sürgüne gönderilir.
Sürgün
sonrası af edilerek yeniden Roma’ya geri döner. Bu dönemde Üçlü Yönetim altında
görevler alsa da inanmadığı bu siyasi ortamdan uzaklaşmak ister. Siyasetten
uzak kaldığı bu dönemde felsefeye yönelir ve bu alanda eserler yazar.
Sezar’ın
üçlü yönetimi yıkıp tek adam haline gelmesi ve ömür boyu yönetimi ele geçirmesi
bu dönemde gerçekleşir. Ancak Sezar’ın Senatoda öldürülmesi ile Roma yeniden
karışır. Yeniden siyasete dönen Cicero yönetimde söz sahibi olmak isteyen Marcus Antonius a karşı Caesar’ın yeğeni
ve evlatlık oğlu ileride de Augustus
adıyla İmparator olacak olan Octavianus’
u destekler. Ancak Octavianus, Lepidus ve Marcus Antonius un uzlaşma sağlayarak
ikinci triumvirliği kurmasıyla Cicero tüm desteğini kaybeder. Yakalanarak idam
edilir.
Cicero
eserlerinde o dönemin önemli felsefe akımlarının düşüncelerini de bize aktarır.
Bu açıdan bakıldığında kitapları önemli birer felsefe tarihi eserleridir.
Cicero’nun amacı aslında tam olarak bu değildir. O, kendi düşüncelerini ortaya
koyarken karşıt ve benzer düşünceleri de okuyucusuna sunmak ister. Bunu mümkün
olduğunda tarafsız bir biçimde sunmaya çalışır. Eserleri daha çok diyalog
şeklinde yazar. Ancakwww.onurcoban.com bunlar Platon’un aksine, karşılıklı kısa konuşmalar
şeklinde değil, uzun ve sıralı birer konuşma şeklindedir. Örneğin; Tanrıların Doğası adlı kitabında her bir
bölümde bir konuşmacının görüşlerini anlatır. Bunlar o dönemin önemli akımları
olan Kuşkuculuk, Stoacılık ve Epikurosçuluk’ı savunan filozofların konuşmalarıdır. Her bir
bölümde bu akımların görüşleri kendi ağızlarından anlatılır. Ayrıca ilk
bölümlerde ise adeta Aristoteles’in Metafizik kitabında yaptığı gibi, Thales’den başlayarak Anaksimandros, Anaksimenes, Pythagoras,
Parmenides, Empedokles, Protagoras, Demokritos gibi isimlerinde görüşlerini
anlatır.
Cicero
felsefesi kuşkuculuk akımına oldukça
yakındır. Ancak çoğu felsefe tarihi onun felsefesini eklektik (seçmeci) olarak görür. Kuşkuculuktan oldukça etkilense de
döneminin adeta resmi Roma felsefesi olan Stoacılık’dan da izler taşır. Hatta daha
mesafeli olduğu Epikurosçuluk’dan da…www.onurcoban.com
Cicero,
birçok kez kendisini Akademi
taraftarı olarak sunar. Bilindiği gibi Platon’un
kurmuş olduğu Akademi zamanlar Piron’un
(Pyrrhon) izinden giderek septiklerin adeta en önemli
kaynağı durumuna gelmiştir. Cicero da birçok konuda onlar gibi düşünür. Cicero
bilgi açısından septiktir. Ancak ahlak konusunda Stoacılara daha yakın bir
konum gösterir. Özellikle Epikurosçulara ahlak konusunda karşıdır.
Hayatının
çoğunu siyaset ile geçiren Cicero, felsefe ile daha çok inzivaya çekildiği bir
dönemde eserler vermiştir. Ancak bizzat kendisinin söylediği üzere hayatı
boyunca felsefe ile ilgilenmiştir.
Cicero, insana verdiği
önemle diğer birçok filozoftan ayrılır. Ona göre insan eğitimli, kültürlü ve
ahlaken dürüst olmalıdır. İnsana verdiği bu önem eğitimi de içerir. Tüm
zamanların en önemli hatiplerinden olan Cicero konuşma sanatının önemini ve
ideal bir insanın buna sahip olması için eğitilmesi gerektiğini belirtir.
Aynı zamanda avukat olan
Cicero hukuk alanına da önem verir. Ona göre ideal bir Roma vatandaşı hukuk
konusunda da kendisini geliştirmesi gerekir. Cicero felsefe, tarih, konuşma
sanatı ve hukuk gibi konuların birbirini tamamladığını söyler.
İnsana verdiği önemle özellikle ortaçağ sonrası Rönesans felsefesinde ortaya çıkacak olan Hümanizme bir nevi ilham kaynağı da olur.
. Felsefe tarihinin diğer bölümleri için;
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder