Anselmus

 Felsefeye bir bakış

40.Bölüm: Anselmus

Yazan: Onur Çoban

Ontolojik Kanıt / Anlamak İçin İnanıyorum

 

Ortaçağ Hristiyan Felsefesinin en önemli isimlerinden biri olan Anselmus veya Aziz Anselmus, Patristik Felsefenin sona ererek Skolastik Felsefenin erken dönemine girmesini de gösterir.

 

Daha önceki bölümlerde anlatıldığı gibi Hristiyan Felsefesi, Platon ve Yeni Platoncu görüşlerin Hz İsa’nın öğretileriyle harmanlandığı ve daha çok alaylı diyebileceğimiz ilk dönem kilise babalarının başlattığı Patristik Felsefe ile başlamıştır. Daha kurumsal bir öğretim alan ve Aristoteles etkisi hissedilen Skolastik Felsefe ise yine din adamı/filozoflarca yapılan bir felsefe geleneğidir. Bu iki dönem arasında yaklaşık 400 yıllık bir “karanlık dönem” batıda etkin olmuş ancak doğuda aynı anda bir bilim ve kültür patlaması yaşanmıştır. İslam Felsefesi dönemi olarak anlatılan bu dönem tarihsel olarak Anselmus’tan önce olsa da bütünlüğü bozmamak adına çalışmaya bu şekilde devam ediyoruz.

 


Anselmus, 1033-1109 yılları arasında yaşayan bir din adamıdır. Ona hem aziz unvanı hem de 2. Augustinus lakabı verilmesi bakımdan önemli bir isimdir. 1700’lü yıllarda da Kilise Doktoru ilan edilmiştir. Anselmus her ne kadar erken skolastik filozofu olarak görülse de Aristoteles etkisinden çok Platon etkisi onda daha fazla gözükür.www.onurcoban.com

 

Anselmus özellikle 2 düşüncesiyle tanınır. Bunlardan biri “Anlamak için İnanıyorum” ve Ontolojik Tanrı Kanıtıdır.

 

Anselmus iki çeşit bilginin doğruluğunu kabul eder. Bunlarda biri akla dayalı bilgi diğeri de vahiy bilgisidir. Bu iki bilgi, aslında birbirine karıştırılmamalı ayrı ayrı ele alınmalıdır. Ancak daha üstünlük kurulacaksa vahiy yani Tanrının vermiş olduğu bilgi üstündür. Buradan ünlü “Anlamak için İnanıyorum”, yani Credo ut İntelligam düşüncesine gelir. Ona göre inanç olmadan hiçbir bilgi tam olarak bilinemez. İnanmak için anlıyorum düşüncesine karşıt koymuş olduğu bu düşünceye göre, kişiler Tanrıya inanmakla işe başlamalıdır. Bu temel doğruyu kabul ettikten sonra akıl devreye konabilir.  Anselmus, akılla her şeyin kavranabileceğini savunuyordu ancak onun amacı, akılla inanç konularını keşfetmek onu değildir. O, inandıktan sonra bunların doğruluğunu akılla da savunmanın mümkün olduğunu söylemekteydi. Bu düşünce kendisinden yüzyıllar önce yaşayan Hristiyan filozof, İskenderiyeli Klement tarafından da ilk örnekleri verilen bir düşünce türüydü.

 

Anselmus, Tanrının var olduğunu kanıtlamak için birçok argüman ortaya koymuştur. Ancak bunların en ünlüsü kendisiyle özdeşleşen Ontolojik Argüman veya Ontolojik Kanıttır. Bu düşünceye göre; her insanın zihninde hatta inanmayanlarda bile şöyle bir düşünce vardır. Her şeyden mükemmel olan bir Tanrı... Bunu herkes düşünebilir. Peki, bu düşünce bizim zihnimizde neden var. Bunu deneyimlemesek bile böyle bir şeyi düşünebiliyoruz. Yani A piori olarak deneyimlemeden, mükemmel her şeyden üstün bir varlık hayal edebiliyoruz. Bu argümanının ilk aşamasıdır. Sonra şöyle devam eder. Eğer mükemmel bir Tanrı düşünebiliyorsak bu ya sadece zihnimizdedir ya da hem zihnimizde hem de gerçek dünyada vardır.

 

Şöyle devam der; eğer hem zihnimizde hem de gerçek dünyada mükemmel varlık yani Tanrı varsa zaten Tanrı vardır. Ancak bir şey sadece zihnimizde varsa ve gerçek dünyada yoksa o en mükemmel olamaz. Çünkü bir şeyin en mükemmel olması için var olması zorunludur.onur Var olamayan bir şey kusurludur. Bu durumda mükemmel bir Tanrıyı gerçekte yoksa, bizim mükemmel Tanrı düşüncemiz hatalı/eksik olur. Bu durumda düşünce kendisiyle çelişir çünkü mükemmel düşüncesi mükemmel değildir. (Çünkü var olmak bakımında eksiktir)

 

Bu durumda, hem zihinde hem de gerçekte bir mükemmel olan yani Tanrı var olmak zorundadır. Bu Ontolojik kanıt olarak sunulan düşüncenin Anselmus tarafından ortaya çıkan ilk halidir. Ondan yüzyıllar sonra Descartes, Spinoza, Leibniz gibi filozoflar bunu daha da geliştirecektir. Ancak Hume ve Kant gibi filozoflar bu düşünceyi hatalı bulacaktırlar. Özellikle Kant bu konuda detaylı eleştiriler verecektir. O zamana kadar Anselmus argümanı olarak biline bu argümana bilinen isim Kant tarafından verilecektir.

 

Ontolojik kanıt aslında temelde düz bir mantıksal açıklama olarak görülmektedir. İlk bakıldığına Tanrının var olduğunun baştan kabul edildiği biraz zorlama bir argüman olarak durmaktadır. Ancak konu incelendikçe tam olarak nerede tutarsızlık başladığı derede bittiği sorunu yüzyıllarca tartışılmıştır. Ayrıca Anselmus’un bu konuda çelişkiye düşmediği, onun zaten en baştan inançla başladığı “Anlamak için İnanıyorum” görüşü ile belirtilmişti.

 

Bu düşünce sadece Hristiyanlık veya farklı bir din karşıtlarınca eleştirilmemiştir. Sanılanın aksine bizzat kilise de bu düşünceyi resmen kabul etmemiştir. Skolastik Felsefenin en büyük ismi Thomas Aquinas gibi birçok din adamı/filozof bu düşünceden yola çıkarak gerçekte olmayan şeylerin de bu şekilde kanıtlanabileceğini bunun da safsata olduğunu gösterdiği söyler. Özellikle Anselmus ile aynı dönemde yaşayan Gaunilo yaptığı eleştirileri bu açıdan önemlidir.www.onurcoban.com Bir din adamı olan Gaunilo, Anselmus’un yaptığı bu çıkarsamanın hiç bilinmeyen ve mükemmel bir yaşamın olduğu kayıp bir ada içinde yapılabileceğini belirtmiştir. Anselmus ise bunun hatalı olduğunu bu çıkarsamanın Tanrının zorunlu olması dolayısıyla sadece ona uygulanabileceğini belirtmiştir. Yine de ontolojik delil günümüzde bile oldukça popüler bir Tanrı argümanıdır.

 

Anselmus’un düşüncelerin çoğu kaynağı Platon ve Augustinus kaynaklıdır. Yeni Platoncu düşünceler içerse de bunları doğrudan onlardan öğrenip öğrenmediği bilinmemektedir. Büyük ihtimalle bu geleneğe JohannesScottus Eriugena’ın çevirisini yaptığı Sahte Dionisos ve kısmen Boethius’dan almıştır. Daha sonraki yıllarda daha da tartışılacak olan Tümeller Tartışmasında Platoncu ideaları savunması bakımından gerçekçiler tarafında sayılmaktadır. Hocası olan Roscelinus’dan bu düşüncele ayrılır.

 

Kendisi ile aynı dönemde yaşayan Lanfranc dan etkilenmiş, Thomas Aquinas,  Bonaventura, Duns Scotus, Ockham’lı William gibi isimleri etkilemiştir.

 Ayrıca hocası Roscelinus aynı zamanda yine önemli bir Hristiyan filozof olan Abelardus’un da hocasıdır

Yazının diğer bölümleri için tıklayınızFelsefeye bir bakış-Giriş-


Onur Çoban


. Felsefe tarihinin diğer bölümleri için;

Felsefeye bir bakış-Giriş-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...