Ockhamlı William

   Felsefeye bir bakış

46.Bölüm: Ockhamlı William

Yazan: Onur Çoban


Ockham’ın Usturası

     Skolastik Felsefenin son büyük filozofu olarak görülen Ockhamlı William, 1300’lü yılların ilk yarısında yaşamış olan ve mantık alanında yapmış olduğu çalışmalarla dikkat çeken din adamı / filozoflardan biridir.
 
       Önceki bölümlerde anlatıldığı gibi, Ortaçağın en önemli felsefe geleneklerinden olan HristiyanFelsefesi iki bölümden oluşur. İlki daha alaylı diyebileceğimiz din adamı filozofların özellikle kilise babalarının oluşturduğu Patristik Felsefe, diğeri de artık kurumsal bir okul/kilise eğitiminden geçen din adamı filozofların oluşturduğu Skolastik Felsefe
 
    Önemli Skolastiklerden DunsScotus’un öğrencisi olan William, Aristoteles’e verdiği önemle dikkat çeken Fransisken Tarikatına bağlı bir isimdir. Bonaventura ve Roger Bacon gibi üyeler yetiştiren bu tarikatın rakibi durumunda olan Dominiken Tarikatı ve onun en önemli ismi Aquinolu Thomas ın birçok düşüncesine de karşı çıkmıştır. Hocası Scotus gibi Oxford’da eğitim almış, Paris Üniversitesinde dersler vermiştir.
 



    Döneminde siyasal konularda da aktif bir rol oynayan İngiliz filozof, Papa’nın sınırsız otorite sahip olmasına karşı çıkmaktadır. Ona göre Kilise, laik yönetime yani krallara baskı kuramaz, onları görevden alamaz. Kilisenin otoritesi sadece din konusunda geçerlidir. Ancak Papa’nın din içinde de sınırsız bir gücü olamaz. Gerektiğinde genel konsil kurularak Papa denetlenmelidir. Kilisenin mutlak gücünü savunan Papalık, bu düşünceleri nedeniyle Padovalı Marsilius ve Cesenalı Michael ile birlikte üçünü aforoz eder. Alman İmparatoruna sığınan Ockhamlı William’ın “Sen beni kılıçla savun, ben de seni kalemle savunayım” dediği söylenir.
 
    Kiliseye karşı laik bir bakış açısına sahip olması Reform sonrası Luther’in de tercih ettiği tek Skolastik olarak kabul edilir. Ortaçağ felsefesi içinde daha laik bir çizgide yer alması nedeniyle felsefe tarihçilerince Modern Felsefeye bir geçiş olarak kabul edilir. Bertrand Russell, “Batı Felsefesi Tarihi” kitabında bunun bir yanılsama olduğunu söyler.
 
    Ockhamlı William’ın, ismi doğrudan eserlerinde geçmeyen, Ockham’ın Usturası kuramı önemlidir. Bu düşünceye göre azla yapılabilen şeyi çokla yapmak boşunadır. Bilim ve felsefede bir konu, bir varsayım olmadan da çözülebiliyorsa; o varsayımın kabul edilmesine gerek yoktur. Gereksiz fazlalıkları adeta bir ustura ile kesip atmak en doğrusudur. Kanıt ve öncülleri gereksiz yere çoğaltmaya çalışmak sadece asıl konunun anlaşılmasını ve doğrulanmasını zorlaştıracaktır. En basit olan açıklama büyük
www.onurcoban.com olasılıklı doğru olandır. Bu düşünceyi eserlerinde sıklıkla vurgulayan William’ın anısına ilerleyen yüzyıllarda bu düşünceye Ockham’ın Usturası adı verilmiştir.
 
    Ockhamlı William, ortaçağın önemli sorunlarından olan Tümeller Sorununda adcı / Nominalist bir filozof olarak dikkat çeker. Boethius tarafından başlatılan tümeller tartışmasında, bazı taraflar tümellerin sadece birer ad / isim olduklarını, bazıları da gerçekte var olan bir kavram olduklarını savunmuşlardır. Bu tartışmada Platonun izinden gidenler Gerçekçi / Realist olarak isimlendirilirler. Anselmus ve Augustinus gibi isimler bu görüşü savunur. Diğer bir grup tümellerin gerçekte olmadıklarını onları sadece birer ortak isim olduğunu savunanlardır. Bunlara Adcılar / Nominalistler denir. Bu görüşü savunan en önemli isim Ockhamlı Williamdır. Üçüncü bir görüş ise ilk iki görüşün adeta sentezidir. Aristotelesin izinden giden ve tümellerin nesnelerin dışında değil ona içkin olduğunu savunanlar için Tümeller gerçekte yokturlar ama sadece birer ad da değillerdir. Abelardus, Albertus Magnus, Aquinolu Thomas bu görüşe dahil olan filozoflardır.
 
    Mantık alanına özel bir önem veren William, Aristoteles’in mantığını incelemiş ve terimler konusunda çalışmalar yapmıştır. Dilin önemine vurgu yapar. Tikellerin gerçekliğine inanır. Aquinolu Thomas ın aksine daha net bir adcılık yapar. Ockhamlı ’ya göre insan sadece tikeller ile bilim yapabilir. Tümeller sadece Mantıkta kullanılabilir.
nurcoban.com Ancak mantık bu tümellerin anlamlı olup olmadığına veya nasıl oluştuğuyla ilgilenmez. Mantığın konusu terimlerin nasıl anlamlı bir biçimde kullanılacağıdır.
 
    Ockhamlı William’a göre tümeller gerçek değil sadece birer araçtır. Zamandan kazanmak, olayları daha kolay algılamak için kullanılan bir aracıdan fazlası değildir. Sadece birer isim, birer addır. Realistler aynı Platon’un ideaları gibi tümel gerçekliğe inanırlardı. Aquinolu Thomas gibi daha sentezciler ise tümelleri gerçek kabul etmeseler de tüm tikellerin ortak bir şeye kısmen bağlı olması gerektiğini söylerlerdi. Ockhamlı ya göre bu sadece Platon felsefesinden gelen bir yanılsamaydı.
 
    Hocası Duns Scotus gibi teoloji ve metafiziği birbirinden ayırmayı hedefleyen Ockhamlı, Scotus ve zaman zaman karşıt görüşlerde olduğu Aquinolu Thomas gibi Tanrı’nın a priori değil, deneye dayalı a posteriori kanıtlara ihtiyaç duyduğunu belirtir. Yüzyıllar sonra John Locke ’un dediği gibi insanın doğuştan verilere sahip bir zihni yoktur. Scotus gibi o da Tanrı’nın iradesinin akıldan daha önemli olduğunu düşünür. Tanrının varlığı ve bu evreni yaratması akılla kavranamadığı gibi akılcı olması da gerekmez. Tanrı nasıl istediyse öyle vardır. O halde Teolojiyi akılla anlamaya çalışmak gereksiz bir çabadır. Sadece Tanrıya inanmak gerektiği gibi Felsefe ve diğer alanların, Teolojiden ayrı düşünülmesi de gereklidir. Hristiyan bir düşünür olan William, kendisinde sonra gelecek modern filozofların aksine tereddüt etmeden ve akılcı olup olmasına bakmadan Tanrıya inanması ile onlardan ayrılır. Ancak aynı onlar gibi din ve bilimin ayrılmasını seküler bir düşünce ile savunur. Adcılık düşüncesiyle tümellerin bilimde önemli sayılmasına karşı çıkar. Din kaynaklı olan bu düşünce tikel ve deneyimin incelenmesine ve bilimin bu dünyaya değil aşkın bir dünyadan medet ummasına nedenle olmuştur. Bu da bilimin ilerlemesine zarar verir. İlerleyen yüzyıllardaki Bilimsel Gelişmeler bu düşüncelerden beslenmiştir.
 
        Ockhamlı William’ın seküler görüşleri Rönesans döneminin habercisi olarak görülebilir. Skolastik felsefenin son büyük filozofu olan William ile birlikte Hristiyan Felsefesi olarak isimlendirilen dönem de sona ermeye başlar.

Yazının diğer bölümleri için tıklayınızFelsefeye bir bakış-Giriş-


Onur Çoban


. Felsefe tarihinin diğer bölümleri için;

Felsefeye bir bakış-Giriş-


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...